Gençlerin Durumu Vahim

E-spor organizasyonumuza kızlardan oluşan Call of Duty 4 takımı aldık. Bu tür oluşumlar parmakla gösterilebilecek kadar az COD4`te. Sürekli aklımda olan birşeydi zaman zamanda girişimlerinde bulundum ama işi bitiren Orçun arkadaşımız oldu kendisini burdan birkez daha tebrik ediyorum.


Dünya`da COD4 için olmasada, Counter-Strike için female takımlar oldukça yaygın. Sadece female takımların yarıştığı büyük ödüllü turnuvalar bile mevcut. Her yerde olduğu gibi burda da kadınları cinsel obje gibi gösterip, bütün gününü pc başında harcayan abazaların cebinden paraya almaya çalışan beyinler oldukça fazla. En sağdaki ablaya bakarsak ne demeye çalıştığımı anlayabilirsiniz sanırım. Bomba kuracağı yeri değilde başka bir "şey" aradığı kesin. Bir bölümü manken bu oyuncuların, kendi başlarına oyuna başlayıp sonrada bu pozları vereceklerini sanmıyorum.


Female kadroumuzu dün akşam duyurmamızla beraber sitede hit patlaması yaşandı. Bir önceki günün yaklaşık 2 katı hit aldık. Onlarca yorum geldi. Gerçek değillerdir diyen çok oldu. Daha başka şeylerde diyenler oldu. Organizasyonumuza katılan heryeni takımımıza yaptığımız gibi female takımımızlada röportaj yapayım dedim. Diğer röportajlarda olduğu gibi resimlerinide istedim. Haberden hemen sonra yayınlarız onuda diye düşünürken, ağzından salyalar akan büyük bir e-sporcu topluluk görünce erteleme kararı aldım. 15-20 yaş aralığının çoğunlukta olduğu, bütün günlerini pc başında geçiren, balkona çıktığında uzun süredir güneş görmeyen gözleri kamaşan, üstüne dökülen yemek kırıntılarının küf tuttuğu adamlardanda başka birşey beklenmezdi zaten. (Biliyorum ki böyle değiller ama öyle davranıyorlar)

Aaa kız takımı diye çoşan arkadaşların ne beklediklerini anlamıyorum. Yan otobüsteki kızı kesmekten farksız yaptığınız şey. Demem o ki sakin olun kendinize gelin kızlarda rahat rahat oyunlarını oynasınlar.

Mim v1.0

Uzun bir süre önce sanırsam İzmir Rock`ın olduğu sıralar Baş Harfi Ğ tarafından mimlenmiştim. Cemo`nun mim görevini yerine getirdiğini görünce dayanamadım.

*Sizi mimleyen kişiyi blogdan tanıdığınız kadar anlatınız: Çevrede benden başka liselinin olması güzel bir duygu en azından kendimi yalnız hissetmiyorum. Olabildiğine neşeli, hayat dolu biri oldukçada hareketli, kıpır kıpır. Her ergen gibi anne,baba veyahut abisiyle problemleri var, küçük sorunları kafasına takabiliyor. Böyle neşeli olmaya devam ettikçe üstesinden gelecektir.Ailecek okuyoruz.




Aynı mimi;


Pixis
Cemre
8en-ex8
Telekinesis
StummScream


`e gönderiyorum.

Bknz: Ted Mosby



 Hayatıma biraz Ted Mosby tadı kataraktan; hayatımın aşkının Cerebral Bore`un solisti olduğunu düşünüyorum. Youtube`ta yayınladığı coverlarla ünlü olduktan sonra İskoç death grubu Cerebral Bore`a giren hayatımın aşkı Simone Pluijmers, grubuyla birlikte 2 albüm çıkarmış vaziyette. Az bir zaman önce yayınladıkları son albümleri ve klipleriyle büyük beğeni toplayıp, Avrupa`da turneye bile çıktılar. Türkiye`ye biri getirmezse prodüksüyon şirketi kurup kendim getirebilirim. İskoçya yada Çek Cumhuriyetinede taşınabilirim sorun olmaz. Kulağıma gelenler: Çelik - Hercai (Gel yarim ol sevdalım ol dertlerimin dermanı ol Som)








Ceberal Bore`un Türkiye`de benden başka kimse tarafından bilinmesini istemeyerekte kendi içimde çelişiyorum. Burdan kendime öpücekler gönderiyorum

Mortal Kombat X detaylandı!

III. İzmir Rock Fest İlk Gün

Evde uzun bir süre oyanlandıktan sonra ilk konserin resmi başlama saatine 1 saat kala otobüs durağına gelebilmiştik. Metro`ya mı binsek otobüsle mi gitsek diye büyük şehirin bütün imkanlarını kullanarak düşünürken, bildiğimiz yoldan şaşmadık gelen otobüse balık istifi binip daha sonrada metro kullanaraktan Bornova`ya ulaştık. Yanımdaki arkadaşın daha önce gittim buraya biliyom yolu sözüne güvenerekten yavaş yavaş gitsekde aynı sokağı ikinci geçişimizde yanlış yerde olduğumuzu fark edip taksici abiye sorma joker hakkımızla mekanın önüne gelebildik.

Oldukça geç kalsakta Noxx`un önüne geldiğimizde ilk grup (Eve geldiğimde öğrendiğim üzere DreamForge) sound-checklerini bitirmiş, ilk şarkılarına başlamışlardı bile. Arkalardan bir masa bulup ortama ısınmaya, ter atmaya başladık. Ortamın akustiğinden kaynaklanıyor olacak ki DreamForge`un solisti sesini yükselttikçe tiz ses beynimizi yiyordu. Onun haricinde başarılı bir performansla sahneden indiler

Beklediğim gruplardan The Trusted sahneye yavaş yavaş çıkarken bizde ön taraftaki yerimizi aldık. Kendi şarkılarından Kill With U.S.ve Roadblocks ile seyircileri coştursada istediğimiz pogoyu bulamadık. Sahnede eğlendikleri çok belliydi grup elemanlarının. Gitaristin cebinden telefonu çıkartıp; "anne konserdeyim sonra arıyacam" demesiyle mekanda kahkahalar. Hele ki Kaan Dinçer`in "evet arkadaşlar bir cover ile performansımızı bitireceğiz" demesi üzerine seyircilerden biri; "kendinize bağladınız coverları kendinize" demesi salondaki az sayıda da olsa "MHP"`lileri güldürdü. Hatta kahkaha bile attırdı. Bunun ardından grup muhteşem Redneck coverıyla performanslarını tamamlayıp diğer konserlerdeki pogolara karışarak uzaklaştı.



Bir sonraki grup İzmirli Harcorecular Mosh Pit Project`ti. Sahne önününü The Trusted`da ısıtmaya başlayan harcorecular, Mosh Pit Project`in sahneye çıkmasıyla pogodan başlayıp circle pit`e dayanan seriyle performanslarını tamamladılar. O sırada ben MetalTR`den Kerem abinin yanında, Insistence elemanlarının arkasında olan biteni izlemekle meşguldüm. Bir ara Insistence`ın bassçısı ve vokalide pogoya dahil olup ortalığın tozunu aldılar. Harcore`dan uzak olduğum için hangi şarkıları ve coverları çaldıklarını tam bilemesemde ehil birinin yardımıyla sonraki günlerde setlistlerinide buraya ekleyebilirim.





Son zamanların en iyi gruplarından Insistence, yaptığı sound-cheackle az sonra olacakları haberdar ediyor gidibiydi. Arka tarafta masaya yaslanıp tek başıma biramı yudumlarken, otobüse binmeden yarım saat kadar önce reddedilmenin verdiği acıyla Insistence`ın performasını sadece izledim sorsanız hiçbirşey hatırlamıyorum başka diyarlardaydım o sırada. Dalıp gittiğim sıralardan birinde; iki arkadaş şakacıktan tam önümde pogoculuk oynuyordu ki biraz yapılı olanı sıska olanına hokkalı bir omuz geçirdikten sonra sıska olan benim masaya doğru savruldu, kendisiyle birlikte benim dibine geldiğim birayıda savurdu. Neyse çokta önemli değildi bira ama arkadaş uzun bir süre karaciğerini tuttu. Kısım kısım yakaladığım yerlerde ise yeni vokalin sesine hayran kaldım. Scream`de yeteneği tartışılmaz. Bateristin bir vuruşu kaçırması haricinde kusursuz bir performans sergileyip, seyircileri coşturmayı bildiler.



Veeeee gecenin en beklenilen grubu Blacktooth sahnede yavaş yavaş yerini almaya başladı. Tabiki bende en öndeki yerimi kaptım.  Orcan Kolonkaya, Dime serisi gitarıyla sound-check yaparken biz çoktan gitmeye hazırdık o bile yetmişti bize. İlk şarkıyı headbang yaparken kaçırdım. Walk coverlarıyla bütün salon çoştu. O sırada vokalin seyircilerden birine uzatmaya çalıştığı viskinin bir kısmı, daha sonra yarım kola kutusu sahne önünde duran hırkama dökülsede ne önemi vardı Blacktooth konserinde. Tuna Vural Drink Drive Go To Hell albümünün myspace adresinden download edilebilir olacağını duyurduğu sıralarda arkamı dönüp seyirci ne durumda diye bakarken, artizimi farkettim.(Artizim; Arch Ravens`in vokalidir kendisi, dişi olmasına rağmen sahip olduğu bural vokal kendisine hayran bırakır beni). Artizimle headbang yaptığım sıralar geceninde en eğlendiğim dakikalarındandı. Grup ne çalsak diye kararlaştırdığı sırada Domination istenmesiyle şarkının sadece başı çalınıp seyirciyi özelliklede beni heyecanlandırdılarsada vazgeçip, benim bağırmam üzerine" 5 Minute Alone" çalmaya başladılar.

                             İki omuz arasından göürenen eli kalkık çocuğun yanındaki bendeniz

Drag The Waters çaldıkları sırada kendimi tutamayıp sahneye atladım, arkadan gelen birkaç kişiyle daha sahnede headbang yapmak sanırsam hayatımın en unulmayacak sahnelerinden biriydi. Blacktooth  Iron Clad çalmaya başlayınca herkes bilirki Wall of Death zamanıdır. Yerlerimizi aldık, hayvanlık derecemizi bağırarak artırdık ve baterinin giriş ritimlerinden sonra sağ omuzumda ağrılar ve göğsümde ezilmeler oluştu. Blacktooth`un 2x muhteşem performansından sonra herkes bitik durumdaydı. 20.00`a kadar dışarıya çıkışın yasak olduğu mekanda kendimize kuytu bir köşe bulup dinlenmeye başladık sonraki 2 konser için enerjimiz kalmamıştı.



Dinlenmeye çalıştığımız sırada Moribund Oblivion sahneye çıksada seyircilerin bitkinliği dolayısıyla sahne önünde en fazla 10 kişi vardı. Bahadır Uludağların çağırmalarıyla sayı artsada beklenilen hareketliliği yakalayamadı seyirciler. Time to Face ve K.İ.N albümlerinden şarkılardan sonra en beğenilen şarkılarından Kayboldum`la kapanışı yapan grup beklediği ilgili alamasada İzmir`in Türkiye`de ki en kaliteli Metal kitlesine sahip olduğunu belirtmeyi ihmal etmedi.





Sabah yediğim ekmek arası kaşarla - tost değil bildiğin ekmeğin arasına kaşarı sıkıştırıp çıkmıştım- saat 8`e kadar bekledikten sonra kapıdan geri dönebilmek kaydıyla çıkabileceğimizi öğrendiğimde sevinç çığlıkları atmamak için kendimi zor tutuyordum. Mekanın hemen yanındaki yerden yemek yerine aşağıda dönerci felan vardır diye yanımızdaki arkadaşın bizi sürüklemesiyle ayak üstü Bornova Büyük Park turuda yapmış olduk. Tekrar geri döndüğümüzde ise az önce önünden geçtiğimiz mekanda dönerde yapıldığını farkettik. Daha önce kokoreç yemeyen arkadaşa burdan aduketler yolluyorum. Oturup ekmek arası martı etlerimizi yerken, kapıda başlayan kavga çok büyümeden engellendi. Bunun üzerine olacak ki iki ekip arabası barın karşısına geldi, polisler inip sohbet etmeye başladı. Onlar sohbet ederken 10 metre ilerinde başka bir kavga çıkmış, kavga esnasında sanat eseri niteliğinde atılan yumruğun sesi iki sokak aşağıdan bile duyulmuştu. Bunun üzerine bile polisler yerlerinden oynamazken kavganın yatışmasıyla her zaman olduğu gibi tamam hadi ayrılın demeye geldilar. Tam o sıralarda Festivalin Headlinerı Suidakra sahneye çıkıp ilk şarkısını söylemeye başlamıştı.





İlk şarkılarında seyircinin büyük bölümünün dışarda olmasından dolayı ikinci şarkıya geçişte tekrar hoşgeldiniz deyip çalmaya başladılar. 10 üzerinden 11 puanlık performans sergilemelerine rağmen benimde içinde olduğum büyük bir grup şiddetli boyun ağrıları çektikleri için gruba çok eşlik edememiş olsada sahne önündeki grup iyi işler çıkardı. Grubun seyirciyle etkilemişi mükemmeldi, şarkılara bizi dahil etmek için ellerinden geleni yaptılar tabi karşılıksız kalmadılar. Enstürümental şarkıları Dead Man's Reel`da benim önümdeki herkes grupla birlikte headbang yaparken bir konserde görebileceğiniz en iyi görüntülerden biri oluştu. Neredeyse her şarkıda alkışladık yada ritim tuttuk. Bununla yetinmeyen grup bir ara önde duran arkadaşlarında göğüslerinide kullanmalarını istesede pek karışılık bulamadı. Diğer gruplar gibi SuidAkrA`da İzmir seyircisiyle ilgili bir yığın övgü yağdırdı. Bu övgülerin önemli kısmınıda sahnenin önünde neredeyse bütün şarkılara eşlik eden SuidAkrA fanı topladı. Grup performansını bitirdikten sonra 2 şarkı daha çalmak isteyince organizasyonun belkide tek yanlışı yapılmış oldu. Suidakra gibi bir grup sahneden indirildi -kendi kaanatim büyük yanlış yapıldığı yönünde-.

After Party`e kalmadan evimin yolunu tuttum. Hayatımdaki "Legendary" günlerden biri oldu.

Insistence: İzmir seyircisi çok iyi hayran kaldık dünkü performansınıza
Blacktooth: İzmire ikinci gelişimiz yine çok iyi bir seyirci var
Moribund Oblivion: Türkiye`nin en iyi metal kitlesi İzmir`de
SuidAkrA: Türk seyirsicisini beğendik özelliklede İzmir`dekileri
Mükemmelsiniz dostlarım
Baş parmakla çok iyisiniz hareketi.

*Fotoğraflar Berat Benli`ye ait

Amelelikten başka bişey değil


Liselinin hayatı zor. Zor olmasa bile zorlaştırıyor. Kermes yapıp, para toplayacağız okul için dedi okuldaki statü sahibi kişiler, el mahkum kabul ettik. Bunu duyan Doğukan; bizde gitarları getirek hocam hava olur dedi. Hava olur demedi ama demek için can attığı belliydi. Bir an benim içinde güzel olur gibi göründü, tamam bende getiriyim dedim. Doğukan kişisi popüler şarkılara çalıştığı için zorlanmasada bendeniz Slayer, Pantera vb. çalıştığım için karşılaşacağım sonu tahmin edebiliyordum. Neyse birkaç şarkı baktıktan sonra sırtlanıp gitarı yol aldım.

Bütün şarkılar Z için dedikten sonra çalmaya başladım. Duman-Senden daha güzel, Duman - bebek, Duman - bu akşam, pinhani - Hele bi gel, Yavuz Çetin - Yaşamak istemem, Oyun havası , Death - voice of soul, Slayer- South of heaven, Slayer - Black magic, Pantera - Domination, Pantera - Walk bir bölüm, Kreator - World anarchy çalınabilen yere kadar. Şeklinde setlist oluşturmuştum kafamda. Başlarken liseliler mutluydu hatta eşlik etmeye çalışanlar bile oldu. Yavuz Babaya gelince bir yerden tanıdık geliyor bu şarkı bakışları, Slayer`a geçince bu ne ki hacıya dönüştü. Duman`dan başka bir halt dinlemeyen bebelere Slayer aşılamaya çalıştığım için gayet mutluydum o dakikalarda. 20 dakikalık zamanım dolunca belkide aşınca Doğukan Bassla çalmaya başladı. Beni dinleyen azda olsa var iken Doğukan`ın durumu daha kötüydü. 15 kiloluk amfi elinde, koca bass gitar sırtında kilometrelerce yol tepip umduğunu bulamayınca daha fena oluyordur durumu. Üstüne sadece erkekler dinledi bizi tek tük kız. Umduğumuzu bulamadık anlayacağınız.


Çemkirme bölümü: Lise hocalarıda liseli gibi düşünür olmuş arkadaş; aynı sırada oturuyoruz, gitar çalarkende adı kolumda yazılı diye Seli ile aramızda birşey mi olmak zorunda.

Geliş daha beterdi; şemsiye elimde, gitara yaşına girmemiş bebek tutar gibi sarılmışım, yağmur altında gölcüklerden atlıyorum. Elimdeki gitarı almak için aç kaldığımdan ötürü, her kılıfa düşen damlada içim parçalanıyor, ağzıma çürük elma tadları gelip gelip gidiyordu ki dolmuştan indiğimizde yağmur durmuştu. Koşarakta eve ulaştığımda sol omuzumda acı, sağ işaret parmağımda A telinin izi, kafamda az sonra gideceğim etütün sıkıntısı vardı.

e-Sporcu Trollere sesleniyorum



Burası da ulusa sesleniş mekanıma döndü ama bu arkadaşlara başka bir yerden ulaşamıyorum. Daha önce e-spor nedir ne değildir vs. onları anlatmıştım oraları geçip son günlerde beni deli eden mevzuya dalmak istiyorum.

Aslına bakarsanız çektiğimiz bu çilenin tamamıyla sorumlusu biziz. Bazılarının yaptıkları iş hakkında en ufak bir fikri bile yok. İsveçliler böyle para kazanıyor, İngilizler böyle yardırıyor derken dönüp kendimize hiç bakmıyoruz(Stummscream için uyarı geçiyorum; takımlarda arkadaşlık ön planda geyiğini birçok kez duyduk oraları atla bu sefer). Olay güçlü yada güçsüz bir ekibe sahip olmakla da değil tamamen işbilmezlikle ilgili. Türk takımlarının karşısına 100 kere çıkıp 100ündede yenilecek, onlarca sponsora sahip bir sürü takım var. İlk aklıma gelen iQpad yenilmediği takımımız yoktur heralde. Bu adamların bizden ne farkı var?


Gevurlar yıllar önce profesyonellik seviyesine gelip, çevrelerindeki ortamı, şirketleri vs. kendilerine çekecek duruma getirmişler. Bunu da bol katılımlı turnuvalar düzenleyerek, lan gamelerde patlama yaparak, takip edilen oyun portallarıyle gerçekleştirmişler. Bu saydıklarım yada şu an aklıma gelmeyip sayamadıklarım semirmiş para babalarının iştahını kabartmış haliyle. Ayda 1.000€, 800€ maaş alıp Avrupa`nın yarısını hatta Çin`i, Kore`yi, Dubai`yi gören adamlar kastırmış kendilerini güçlenmiş.

Türkiye`nin durumuna bakıyoruz;

Bugüne kadar konuştuğum herkes bu olaylardan şikayetçi, birşeyler yapılsın artık diyerekten bağırıp çağırıyolar. Herkesin bu konu hakkında bir fikri var ama icraat yok.

Dünya`da milyonlarca üyesi olan ESL gibi bir platform geçtiğimiz günlerde Türkiye`de de faliyet göstermeye başladı. 6 farklı oyun dalında turnuvalar ligler düzenliyor. Counter-Strike için düzenlediği son turnuvaya 5 takım başvurmuş, Call of Duty 4 için düzenlediği 16 takım kotalı turnuvaya 15 takım iteleyerek girmiş durumda. OyunGuru gibi Türkiye`nin en çok takip edilen oyun portalının destekleriyle geçtiğimiz yazıda Dünya rekoru kıran turnuva olarak bahsettiğim DreamHack Winter Türkiye elemlerinin bir ayağına sadece 4 takım katılmış, online elemelerinde ise bu rakam 6`ya yükselebilmiş.

Yine ESL`ın sonucunda ödül olan COD4 Ligine sadece 20 takım katılmış durumda. Katılmayan takımların bahaneleri ise saç baş yoldurtacak cinsten;

-Nasıl olsa HWA bu ligide kazanır. Bu yüzden bir girmeyelim. HWA gitsin Avrupa`da oynasın buraları bize bıraksın.

Sadece birinciye ödül olsa anlanılabilir bir serzeniş olsada 2. ve 3.`ye ödül var turnuvada durum böyleyken arkadaşları anlamak mümkün değil.

Bunların haricinde Türkiye`de her gün küçük çaplı turnuva düzenlenen siteler açılıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere bu küçük çaplı girişimlerde istedikleri sonuca ulaşamıyor. Bunların nedeni de; bu turnuvaya girsek ne kazanırız. Ne kazanırsınız;

- Prestij
- Tecrübe
- Somut başarı

Bunların ilk ikisi sizin daha güçlü bir takım olmanıza, o çok korktuğunuz HWA`yı yenebilecek seviyeye gelmenize yarar. Sonuncusu ise benim açımdan daha mühim; takımlaırn seviyelerine göre girebildiğiniz turnuvalarda, turnuvalara başlarken hazırlanan torbalarda, sponsorlarla yaptığınız görüşmeler sırasında, elinizde bulunan somut başarılar sizin için hayati başarı taşıyacaktır. Siz kimsiniz sorusuna; biz bu bu turnuvayı kazanan takımız demek mi daha dikkat çekicidir yoksa güçlü bir takımız ama başarımız yok demek mi daha dikkat çekici olur siz karar verin.

Demem o ki Türkiye belirli bir seviye gelmediği yada oyuncuları tarafından taşınamadığı sürece gevurlara hayran hayran bakmaya devam edeceğiz buda böyle biline. Umarım ülkemin trolleri anlamıştır.

Son olarakta COD4 için birkaç turnuva adresi veriyimde belki birşeyler dank ederde katılıp oynamayı denersiniz;

http://www.esl.eu/tr/news/128083#/tr/cod4/5on5/ladder/

http://turnuval.com/

http://xcodemultigaming.ace.st/

http://www.gameekstra.org/

http://www.esportsheaven.net/?page=tournament

Tek gecelik turnuvalarıda buradan takip edebilirsiniz;
http://www.tek-9.org/forum/call_of_duty_series-46/call_of_duty_4-13/onenightcups_-_cups-29471.html?page=20

Anılar v2.0 -Aşk Mektubu-



Günlerden bir gün yine Muştayım. Hiçbir cinsel dürtümün olmadığı , pipimi sadece işemek için kullandığım zamanların birinde; 5. sınıfa geçmişim. Dile kolay 5. sınıf, bıraksalar okulu bitirecem o kadar büyümüşüm. Bulunduğu yapının en büyüğü olmanın verdiği havaynan ortalıkta dolaşırken, gömleğimin içine giydiğim yakalı siyah badiyle ortalığı yakıp yıkıyorum. Yüzümde "toza karşı alerjim" olmasından dolayı hakim olan hafif kırmızılık(Seli bunu sevecektir), 10lu yaşlardaki bedenime ayrı bir seksepalite katıyor tahmin edebileceğiniz üzere. Kara çocukların içinde sarışın, mavi gözlü olmamı saymıyorum bile.

Yeni sınıfta örtmen masasının hemen önünde, bir sıraya 3 en zeki öğrenci oturtulmak şartıyla sıralanmışız. Kahretsinki 11 yaşındayken zeki olmak çok zor, böyle ayrımcılığa tabi tutulup, en önde sınıftan ayrı 3 kişi oturmak zorunda kalıyorsunuz. Çok zor zamanlardı azizim.

Adanalı rockçular çıkmış o dönem, Murat Kekilli favorim(Bunuda akaan sever). Kral TV`de Duman, Herşeyi Yak ile çıkış yapıyor felan bende nasıl rockçıyım o zamanlar . Nasıl coolum, nasıl coolum anlatamam bro.

Güneşli bir Muş sabahı bahçede volta atıyoruz , bir dişi yanaştı bana doğru usulca; elindeki kırmızı güllü zarfı göstererek birşeyler söyledi ama duymadım, belkide duymak istemedim zarfa odaklanmıştım bütün bedenimle. Bunu Fatma gönderdi kısmını anlayabildim ama şaşkınım ne yapılır bilmem aldım elime zarfı çalan tenefüs ziliyle birlikte. Sınıfa doğru ilerlediğimizde; Fatma kim diye sordum yanımdakilere. Kimse bilmiyor, seksi bedenim komplayamı mağruz kalıyor yoksa. Anlayacağız.

Yavaş yavaş sınıfa doğru ilerlediğimiz sıralardan birinde piçin biri elimdeki mektubu alıp, her zaman okulun bir taraflarına sıkıştırılan halk eğitim merkezlerinin birinin önüne gitti. Zarfı açtı. Şöyle güzelsin mEta, bu kadar iyisin mEta, sana böyle böyle duygular besliyorum mEta küçüktürüç Fatma. Benimle çıkar mısın. Tamamen affalamış ve x2 kızarmış durumdayım. Olayı hala kavramış değilim. Olayı bir tek ben kavrayamamış olacam, örtmen girer girmez; mEta`ya böyle böyle bişey geldi çığlıkları atılmaya başlandı. Örtmen mektubu okudu, bana doğru baktı, tekrar mektuba baktı, bir daha bana doğru baktı ve çıktı gitti.

15 dakika sonra beni dışarı çağırdı; yan sınıfın sınıf örtmeni din kültürcü ve bizim Niğde`li Fatmayı almışlar aralarına vuruyolarda vuruyolar. Bu yaşta böyle şeyler olmaz tarzı verilen öğütlerden sonra mektup yırtılıp çöpe atılır, bebeler sınıfa gönderilir. Demokrasi felan hak getire belki ben kabul edecektim arkadaş öyle yırtıp attınız hemen mektubu peh!

Çıkışta usulca yanıma gelip özür diledikten sonra Fatma`nın yüzünü, ayakbileğini olsun, ensesini bir daha göremem ama mektubun parçaları uzunca bir süre defterlerimin birinin arasında saklı kalır.


Doğum Günü Hediyesi: Kask

Mayıs ayından başlamak süretiyle 3,2 ve 1 ay arayla gerçekleşen doğum günü ritüelleri benim için dün akşam bitti.

Son doğum gününde ne alacağımız hakkında ise son düzlüğe girene kadar hiçbir fikrimiz yoktu. Geçen doğum günü hediyesi yazısında "vibratör alak, vibratör nıhohaghasdasdsad yok yok şişme karı alak hohoho" şeklinde tepkiler verebilen arkadaşın doğum günü olduğu için bir an olsada aynılarını düşünmedim desem yalan olacak. Karasızın karasızında olduğumuz anlardan birinde, ne alsak içerikli msn konuşmalarından bilmem kaçıncısında;


Arkadaş: Kask alak
mEta: Ne kaskı lan
A: Kipa`da var ya la ondan
m(içine sinmez şekilde): Peki olur

O sırada Z ile muhabbet etmekteyizdir, kendileri klasik hediyelerden yana olsada ilham perim (her yazıda yavşamak gibi olmasında zaten ondan periden başka bişey olmaz yıhyıh) olup kaskın üstündeki şeyleri dank ettirmiştir. Son gün gidilir "Nazi kaskı" bensiz alınır. Bende bir sonraki gün dergi çıkarma işinden muhabbetimizin olduğu matbaaya gidip kaskın üstündeki materyalleri sticker kağıdına bastırtırım.


Düz zemine adam akıllı yapışan stickerlar, oval yerlere geldiğinde son çıkartmaya başlayıp, düzelsin diye abanmaya başladığımızda kısım kısım soyulur. Neyseki bitilir kutuya konulur, klasik buluşma mekanımızda buluşur. Doğum günü çocuğu "gel öpüjem" diyecek kadar içmiştir ammavelakin bilinci açıktır.

shit out of me`yi evinden almak için bulunduğumuz muhitin sakin sokaklarından yürürken, nazi kaskının üstünde Chuk Schuldiner gören yörem halkı tip tip bakıp, arkamızdan küfür etmeye bile başlar. O sıralarda doğum günü çocuğu kaskını öpüp; "lan çok güzel olmuş","çok ciddiyim kötü olsa söylerdim","bu kadarını beklemiyodum" gibi tepkiler verip bizi şaşırtsada kafasının güzelliğine bağlayıp, yolumuza usulca devam ederiz. Hala tip tip bakışlar devam etmektedir hatta "kafadaki güzelmiş demir mi o" diyenlerle bile karşılaşırız.



Herhangi bir planımız olmadığındna ötürü uzunca süre düşündükten sonra hemen solumuzda kalan mekana oturup tatlı yemeyi kararlaştırırız. Önden kafasındaki kaskla doğum günü çocuğu girer garsonlar şaşkın, müşterilerin bir kısmı şaşkın yada ne ayakgillerden. Dışarda tenha, müşterisiz, rüzgar almayan yerlerden birine otursakta sürekli bir garson gelip kaska bakıp gitmektedir -bi siktirin la-. Yanımıza gelmeyi düşünen müşterilerden biri kasktan olduğunu tahmin ettiğim üzere bizden en uzak yere çömelir hatta koşarak çömelir. Gırgır şamata devam ederken; doğum günü çocuğu "BUGÜN AYIN KAÇI" diye sorarak bizi bizden alır hala gülmekteyim.

Çıkışta kask benim kafamdadır, kavşaktan dönmeye çalışan şoförlerden birinin gözü bize takılır, benim gözümde ona takılır bir süre bakıştıktan sonra kızdığını sezdim kaslı amcanın gazabından götüm götüm kaçmaya çalışsamda başka gözler hep kasktadır yapacak birşey yok. Gaziemir kaska zindan.

Gece, shit out of me`nin odasında doğum günü kaskının konseptinin 5-10 katı güzellikte hazırlanmış dolabının önünde içilen nescafelerle biter. Her doğum günü gibi bundada eğlenilmiştir.

Doğum günü ritüelleri benim için bitsede, son doğum günü Kasım`da bendenizin. Her ritüeli sevmediğim gibi bunlarıda sevmemekteyim anlıyacağınız benim için kaska sticker yapıştıracam diye amele işlerine girmesinize gerek yok.

Yüzyılın buluşu: Pofuduk Terlik



Dilini çıkaran bi tip var adı herneyse artık quantum demiş cart demiş curt demiş geçicen bunları arkadaş, quantum ayaklarımı ıstıyor mu? Yok. Okundukça anlaşılmasın diye ortaya atmış sanki kuramı.

Bak pofuduk terliklerime; eve geldiğimde kapıda bekliyo, masum masum bakıyo, üstüne bide ayaklarımı ısıtıyo. Havaların en sevmediğim demlerine girdiği şu dönemlerde en sevdiğim şey bu dünyada pofuduk terliklerim. Söyleyin o Alman`a adam olsun adam. İbret-i Alem olsun diye bunların dilini dışarı çıkaran versiyonlarından da alıcam.

Ayrıca bu ikiliye isim aramaktayım, varsa isim babası olmak isteyen hodri meydan.

Yenecem seni İzmir Rock Fest


mEta: Ben konsere gidecem, ben konsere gidecem (bknz:)
mEta`nın babası: Ne zaman?
m: 16 Ekim
mB: Dershane? (kızmaya başlar)
m: Dershaneden sonra konser akşama gelicem
mB: Cumartesi olsun bakarız
m: Yarın gidip alacam bileti (Koşarak yatağa yönelir)


Ozzy ve Scorpions konserlerine gidemeyip boynumda bir büküklük oluşsada sevgili Emrah severler, telafi edecem. Dershane, sınav vs. bilimum can sıkıcı şeylerin kaygısıyla kombine bilet alamasamda; 16 Ekimde Blacktooth`un sahne alacak olması benim için yeterde artar. The Trusted`ın da Lamb of God coverlarını bekliyoruz. Konserin ilk günüyle ilgili kritiğimi merakla bekleyin.

16 Ekim Cumartesi

Suidakra
Morıbund Oblivion
Black Tooth
Karakedi
Apsent
Mosh Pit Project
The Trusted
Abrogate

Sosyal paylaşım ağlarında biletler hakkında yapılan reklamların ardından kafamda neler canlandırarak Wizard`dan içeri girdim. Üstümde lise üniforması olmasının verdiği tedirginlikle içeri doğru yönelsemde dükkanda onlarca liseli olduğunu görmek içimi rahatlattı. Kasaya doğru yönelip şu güne bilet dedikten sonra elime bir zarf tutuşturdular, üzerindede mürekkeple damgalanmış şekilde Pan Promotions ve Tek Günlük yazıyodu. İlk şaşkınlığı atlattıktan sonra zarfın içini açtık; 10 kuruşluk sakızlardan çıkan çıkartma misali küçük kare birşey çıktı. 1 saat sonra yanımdaki arkadaş hala onun yapıştırılacak bir malzeme olduğuna inanmaktaydı. Umarım biletlerle ilgili bir sorun çıkmaz

e-Spor e-Spor olalı böyle çile görmedi



Yukarıda "İş Güç" kısmındada görebileceğiniz gibi şu an Türkiye`nin en önemli e-spor takımının yöneticilerinden biriyim. Neyki bu e-spor diyenler için;

"Sanal dünyanın olimpiyatlarıda diyebileceğimiz elektronik sporlar, dünyada geniş bir ilgi kitlesine sahiptir. Ülkemizde internet kullanıcısı olan 15-25 yaş arası büyük bir kesimin ilgilendiği elektronik sporlar, her ne kadar internet denince akla gelen facebook veya MSN'nin dışında bu yaş aralığındaki insanların hem sosyal bir çevreye sahip olması, hemde yeteneklerini sergilemesine yardımcı olan bir alandır. Elektronik sporlarında dünyada ve ülkemizde ne kadar takip edildiğini anlamak için, www.tek-9.org , www.cadred.org , www.oyunguru.com, www.wasp.gen.tr sitelerine göz gezdirmeniz yeterli olacaktır."

Biraz daha ayrıntıya inecek olursak; Counter-Strike, Call of Duty 4 gibi oyuncuların internet üzerinden "profesyonelce" oynanmasınıdır e-spor. Yurtdışında profesyonelliğe para kazanma anlamı yüklenirken, canım ülkemde maddi destek olmadığı için profesyonel düşünme anlamı yüklenmiştir ilk cümledeki tanıma.

Benim/bizim çilemizde bu noktada baş göstermeye başlıyor. Tamamen profesyonelleşme çabasıyla hayata geçirilmeye çalışılan faliyetlerin sonu her seferinde paraya dayanınca bize sadece gevurlara bakıp iç geçirmek kalıyor. Türkiye`de dönemesede Dünya`da bu endüstride dönen paraların haddi hesabı yok. Örneğin; Hollanda`da yaşan bir Türk, COD4`ün yeni çıktığı sıralarda Hollanda`lı arkadaşlarıyla önemli bir turnuvada galip geldikten sonra Dünya`nın en önemli e-spor takımlarından SK-Gaming , kendilerine katılmaları için transfer teklifinde bulunmuş ve hala inanamadığım teklif onu takip etmiş;
  • - Ayda 800€ ( Yıl 2007 euro kuru 2.5 civarlarında o zaman neredeyse babam kadar maaş)
  • - Son çıkan donanımlarla yeni bir bilgisayar
  • - Takımın forması
  • - Takımın Pantolonu
  • - Takımın Ayakabbası
  • - Takımın Mouse padi, mouseu ve klavyesi

Counter-Strike oynayan ABD vatandaşı arkadaşlar ise katıldıkları Lan Gamelerden bugüne kadar 1.000.000$`dan fazla ödül kazanmış. Türk takımları için en büyük sorun, nedir bu Lan Game?

Lan Game; İlki Quake için İngiltere`de düzenlenen Lan Game organizasyonları, internet üzerinden oynanılan oyunların (Call of Duty 4, Counter Strike, StarCraf vb.) oyuncularının kapalı bir mekanda bir araya gelerek, oyunları lan bağlantısı üzerinden oynamalarıdır. Buradaki amaç ise; bütün oyuncuların eşit koşullar altında oynayarak, gerçek güçlerini göstermeleridir. Bu organizasyonlara ilgi gün geçtikçe artarken, İsveç`te düzenlenen DreamHack`e sadece oyuncu olarak 11.060 kişi katılarak bu alandaki rekor kırılmıştır. 

Sitemizde yayınladığımız son haberlerden birindede yer alan Avrupa`nın en iyiler sıralaması, daha önce Hollandada katıldığımız Crossfire Intel Challange gibi turnuvaların sonuçları baz alınarak yapılır. O listede sıralanan takımlardan bir kısmını yenmiş yada başa baş mücadeleler vermiş durumdayız. Bugüne kadar listeye giremememizin tek nedeni paramızın olmayışı.

Nerde Bu Para?

Avrupalı takımlarının sponsorlarının neredeyse hepsi bizim ülkemizdede faliyet göstermekteler. Bu şirketler sadece oyun sektörüyle ilgili olanlar değil Danimarkalı bir takımın sponsoru Metal İşçileri Sendikası, İsveçli bir takımın sponsorlarının arasında Çanta üreticisi bile var. Ülkemizde ise yukarda anlattıklarımızın 3-4 katı ayrıntılı şekilde hazırladığımız maillere ise cevap veren bile yok. Daha kötüsü; Bahar aylarında bankaların yıllık karlarının açıklanıp, krizde Türk bankacılığı patlama yaptı patlama çığırtkanlığının yapıldığı sıralarda en çok kar açıklayan özel banka Akbank`a mail attım yine. Gelen cevap ise; yeterli bütçemiz yok. 1.000.000.000$`dan fazla kar eden bankadan böyle bir bahane hiç olmazsa bu alanla ilgilenmiyoruz diyebilirdiniz. Türkiye 1. Futbol Ligi Şampiyonu Bursaspor`un forma reklamı bulamadığı bu ülkeden dahasını beklemiyorum zaten.
Sonuç olarak; oyuncularımızı rahat ettirebilmek, ceplerinden para çıkmadan yurtdışındaki turnuvalarda asıl güçlerini gösterip hakettikleri yerlere gelmelerini sağlamak, Federasyonlaşmaya giden profesyonelleşme yolunu açmak için yıllardır emek harcıyoruz. Bugünlerde emeklerimiz karşılığını almaya başladık ucundanda olsa bize destek vermeye hazırlanan şirketlere buradan tekrar teşekkür ediyorum. Yakında isimlerini verdiğim yazılarda yazarım umarım.


Son olarakta belirtmek isterim Türkiye E-spor Federasyonunun başkan adayı benim kimse sulanmasın. Bugüne kadar 2.000`den fazla mail, yüzlerce Megabyte msn ve xfire konuşması yaptım bu işlerle ilgili ben aday olmıyacamda kim olacak.