Pragmatik bakmak lazım

Herkes 22 yaşına kadar rockçıdır yada 17 yaşında anarşisttir geyiklerini bir yana bırakarak okumanız dileğiyle.

Hayat bazen insana çok garip şeyler fark ettirir. Biri vardır dünyaya sizin için gönderilmiştir. Onunla karşılaşmadan önce; 40 yaşına kadar evlenmem dersiniz sonra kızınıza isim bile bulursun. Radyo, Televizyon ve Sinema okumak gibi bir hayaliniz vardır, vazgeçersiniz. Sigarayı bile bıraktırır. Bütün hayatınızı değiştirir.

Kazandığım bölümle alakalı mıdır bilmiyorum ama dünyaya artık o kadar asi bakamıyorum. Çantamı alıp dağa çıkasım olmadı hiç ama hep içimde bir Into to Wild ateşi vardı. Söndü. Artık herşeye pragmatik bakıyorum. Varsa bana bir yararı; eyvallah.

Özetle; Filmin şu sahnesinden öteye gidemedim


Metallicadan korkmak

Gayet sıcak bir İzmir gününde evden çıkıp hızlı hızlı ana yola doğru yürüyorum. Geç kalmışım. Ulaşmak istediğim yere gelince fark ediyorum geç kaldığımı tabi. Yavukluya belli bir süredir benim beklediğim köşe başında arkası dönük vaziyette bana sitem dolu mesajlar atarken yetişiyorum. Teyze var ayağına yatıp sarılmamasına fena bozulsam da yürümeye başlıyoruz aynı güzergahtan. 5 gün kadar bende kalan mp3 playerını çıkartıp kendilerine uzatıyorum usulca. İlk şarkıyı açıp dinlemeye başladığında ise önümüzdeki 1 saat boyunca güleceğimiz hadise cereyan ediyor. Play tuşuyla başlayan sert gitar rifflerinden korkup sol ayağını yukarı kaldırmak suretiyle irkiliyor. O sırada yüzü bir insan ne kadar boş bakabilirse o kadar boş bakıyor ardından da ölümüne gülmeye başlıyoruz.

R: Metallicadan korktun dimi
B: Evet. Kaza oldu sandım
R: Turn the Page`den nasıl korkabilir bir insan ya



Dio - Holy Diver beğenerek gönlümü tekrar feth etsede Metallicadan korkan ilk insan olarakta tarihe geçiyor.

Tercih yaptım lan liseli değilim artık



Liseli bir blogger olarak üniversite sınavı, tercih sıkıntısı ve puanlarla ilgili bir şey yazmadığımı fark ettim. Hemen olaya dalıyorum sevgili Livewithbeer severler. Öncelikle Eşit Ağırlık bölümünde batırdığımı belirtmek isterim. Sülaleden matematik ve geometri yapamayan biri olduğum için sikim de bile olmadı affedersiniz. Sözel puan türünde ise gazetelere konu olacak bir başarı göstererek; neredeyse hiç çalışmadan 3853. sıradaki yerimi almayı başardım.

Ege Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünü yazmayı düşünürken sorup soruşturmalar, bir kaç bir şeyler okumalar, okulların derslerini araştırmalardan sonra kararımı Marmara RTS olarak değiştirmiştim tercihlerimi yapmaya karar verdiğimde. Tercih yap kısmına girip okulun kodunu girdiğimde; bir ağırlık hissetim üzerimde, ensemde hafif bir serinlik. 1 saat kadar daha bekleyip Şirinyere doğru yola çıktım sonra. Ona sormadan kararımı veremezdim sonuçta. Beni gördüğünde bu kadar güzel gülen biriyle karşılaşmamıştım daha önce,yine öyle güzel güldü. Uzun bir elbise giymişti, benim sevdiğimden. Saçlarını beline kadar salmıştı. Her günkünden daha güzel kokuyordu o an. Boynunu sırf o yüzden öptüm zaten. Her zaman yürüdüğümüz yolun güneşli tarafından yürüyorduk. Daha önce hiç bu taraftan yürümemiştik. Ben bir şeyler zırvaladıktan sonra konuyu artık tercihlere bağlamam gerektiğini fark ettim, boğazımdaki düğümü yutarak.

mEta: Daha önemli bir mevzuumuz var
B: Ne aşkım
m: Tercihler. Marmara yazmayı düşünüyorum. Yazıyım mı?
B: Yaz
m: Git diyosun yani?
B: Git

Sonra hiç sapmadığımız bir sokağa sapıp; hiçbir şey konuşmamışız gibi yapmaya çalışmamız 100 metre daha sürdü. Bilmediğimiz bir apartmanın, bilmediğimiz merdivenlerine oturduk. Hayatımın en boktan dakikalarıydı sigaraya içmeye hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştım. Ellerim karıncalanmamıştı, yüzüm uyuşmamıştı hiç. Yanağından öperken kendilerini, arkamızdan çırtlak bir ses duyduk;

Temizlikçi teyze: Napıyonuz orda
mEta & B: ?!'^+'^&;(/;)
T: Çoluk çocuk var burda napıyonuz siz
m: Bağırma, bağırma
T: Bağırırsam nolacak
B: Gidelim ya bırak
m: Teyze bekle gelicem ben

%20 eğilimli olduğunu düşündüğüm meşhur yokuştan çıkıp evlerinin önüne geldiğimizde hiç bu kadar yapmacık  vedalaşmamıştık ve hiç bu kadar yapmacık seni seviyorum dememişti. Dolmuşla eve dönerken kuzen vasıtasıyla İletişim Fakültesinin yerini öğrenmiş, kiralayacak ev bulmuş, kaç lirayla geçineceğimi hesaplamış ve İletişim Fakültesinin yerini öğrenmiştim. Koşar adım eve döndüm yine bilgisayarın başına oturdum. RTS bölümü ile ilgili bir şeyler okurken yine o ağırlık küçük bir tokatla geri gelmişti. Daha önce insanlara; bu yıl buradan gidecem demiştim ve bu yüzden ayrılmıştık. Bu sefer farklıydı lan bana böyle bakan birini nasıl terk edebilecektim. Terk ettim diyelim 3 gün ayrı kaldığımızda deli gibi özlerken, İstanbulda nasıl yaşayacaktım. Yatağa uzandım. Oda gayet soğukken ölümüne terliyordum. Uyumuşum. Ter içinde uyandığımda İstanbulda ben uyurken terimi silecek birinin olmadığını fark ettim, eliyle biri yemek yedirmicekti bana. Mayoneze daldırıp patates tıkmayacaktı ağzıma. Elimden tost yapmıyacaktı yada elimde uyuyan biri olmayacaktı. Kimsenin yüzü ay ışında böyle görünmeyecekti bir daha.

Babamı çağırdım; tercihleri yapal... diyebildim. Konuşamadım burnumda bir acı vardı. Nereyi yazıyoruz diye sordu. Marmara RTS dedim tek tercih. Emin misin başka şansında var. Başka bir şansım olduğunu o gösterene kadar aklımın ucuna bile getirmemiştim, getirmek istememiştim. RTS okumak istiyordum ve en iyisinde okumak için yeterli puanım vardı. Televizyon ekranından kendime bakarak düşündükten sonra tercihlerimi şöyle yaptım;

Yıldırım Beyazıt Hukuk(Ankara)
Gediz Psikoloji(İzmir)
9 Eylül Denizcilik İşletmeleri(İzmir)
Gediz Türk Dili ve Edebiyatı(İzmir)
Ege Türk Dili ve Edebiyatı
Ege RTS
Marmara RTS

Bizde bu yollardan geçtik koçum yanlış karar vermişsin, bir kız için yapılır mı enayi, senden öğretmende olmaz edebiyatçıda amk, ya bi siktir git diyebilirsiniz ama zerre pişman değilim yaptım oldu