Oley Oley Oley Soulfly Soulfly





Saat 05.30 telefon titreşimiyle karışık mEta, mEtaa sesleriyle uyandırılıyorum. Beraber Zeytinliye gideceğimiz arkadaş akşam ben uyuduktan sonra mesaj atıp buluşma saatini 05.30 olarak belirlemiş meğersem. Benide bulamayınca balkonun önüne gelip, el yordamıyla uyandırmış. Üstümü giyinip hızla çıkıyorum dışarı. Servis 06.15te hayatımda ilk defa bu kadar erken kalkıyorum sanırsam. Servisle Gaziemirden otogara gitmek için Buca`nın bile içinden geçiyoruz, yaklaşık 1 saat 10 dakika sürüyor ve sonunda otobüsteyiz. 3 saatte Akçay`a ulaşacağımızı düşünüyoruz. Ama olmuyor tabiki. Otobüs otogardan çıktıktan sonra dolmuş misali yolda el kaldıranları trafiği katletme pahasına durup yoldan alıyor. Bir kaç saat sonrada önümüze spor motorsikletli biri geçip "banada araba muamelesi yapacaksınız lan" bakışlarıyla otobüsün önünde saatte 40 kilometre ile yol vermeden ilerliyor. O sırada arkadaşa dönüp birşeyler söylüyorum, ne dediğimi hatırlamıyorum bile, "yok artık ebesinin amı" demesiyle yanımızda oturan dede öyle bir bakış atıyor ki betimlenemez 15 dakika kadar bu olaya gülüyoruz. Ordan sonra uyuyamaya çalışarak vs. Burhaniye`ye kadar geliyoruz. Yol neredeyse bitti, sevinç çığlıkları atmamak içten değil ama dikkat dede var.


Akçay otogarında inip Japon turist gibi etrafa bakarken - ben Norveçli gibi bakıyorum - geçtiğimiz senelerde festival alanında stand kurmuş biri yanımıza gelip; festivale geldiniz galiba gelin size yolu gösteriyim diyor  - o t-shirtlerle zaten ya festival alanına yada pazar ayinine gidebiliriz adamda haklı-. Üstünde Rock Festivaline gider yazılı bir dolmuşla dümdüz ilerliyoruz. Ve beklenen çitler ve güvenlik görevlileri kapıda görünüyor. Bilet niyetine hazırlanmış bilekliklerimizi takıp içeriye giriyoruz. Otogardaki bakışlarımız hala devam ediyorken yanımızdan Catalfaque`nün erkek vokali Metehan Mert Çakır geçiyor. Bakışlarımız turistten, geldik galiba oğluma doğru değişiyor. Önümüzdeki 8-9 saat oturacağımız gölgeliğe gelip dinlenmeye başlıyoruz. Sonradan fark ettiğimiz üzere dönüş biletlerini almayı unutmuşuz, hem onları almak hemide denize gireriz diye yanımdaki arkadaşa don almak için festival alanından çıkıp tekrar otogara doğru yürüyoruz. Sıcak. Gelirken gördüğümüz pazar yerinin ilk tezgahında satılan donlardan birini denemek için arkadaş gözden kaybolurken pazarcı yanıma yaklaşıp;

Pazarcı: O üstündeki ne?
mEta: Tanımazsın abi Pantera diye Amerikalı bir grup
Pazarcının arkadaşı: Donuz lan o donuz resimdeki
mEta(içinden): Asdafasdagasddkikikikikikikiki

Yürümeye devam ediyoruz. 1 bilemediniz 1.30 saat sonra otogarın olduğu yerin önünde bir takım liseli hatta ilkokullular önümüzü kesip, abi bugün rock konseri var mı diye soruyor bizde bütün bilmezliğimizle; he abim var diye cevaplıyoruz . Bunu öğrenen çocuk bir elini yumruk yapıp, diğer elinide üstüne vurmak suretiyle galibiyetini hayvansı bir şekilde arkadaşına gösteriyor. Biletleri alıp yine aynı yazılı dolmuşlardan birine biniyoruz. Kalabalık olmasından yaralanıp para dahi vermiyoruz. Eğer bu blogu okuyorsa saçları yana yatık dolmuşçu abimiz özür diliyorum bir kez daha.

Festival alanına geldiğimizde oturduğumuz yerde beklemeye başlıyoruz. Panda sahnesinin ilk konserinin saati geçiyor. Zaten ortada bir Panda Sahnesi yok. Üstüne resmi bir açıklamada yok ortada. Tost almaya çalıştığımız sırada ön grupların paralarının ödenmediği, ana sahneninde biraz sonra toplanacağı söylentisi yayılmaya başlıyor.(Organizatörler bununla kalmayıp Güvelik Firmasının ve festival alanında çalışan gençlerinde parasını ödememiş hatta kapıda bekleyen görevlilere bir su dahi verememiş) Soulfly için o kadar yol teptiğimiz için umrumuzda değil beklemeye devam ediyoruz. O gün çalacak bir kaç grup toplanıp, festivalin merkezinde yer alan cafeye doğru gelmeye başlıyor. Onlarda bizim gibi umutsuzca beklemeye başlıyor. Birkaç saat sonra anasahneden bir duyuru yapılıyor; arkadaşlar festivalimiz tüm ...... devam ediyor, arkadaşlar fes...imiz tüm hızıyla devam ediyor, arkadaşlar festivalimiz tüm hızıyla devam ediyor. Bunlarda anlıyoruz ki ses sisteminde büyükçe bir delik var. O kadar geldik ama olsun kalk gidelim sıkıldım demeye başlarken yine aynı yöreden bir ses; Soulfly kendi ses sistemini getirmiş bu akşam çıkacakmış deniliyor. Rahatlıyoruz. Festival alanını gezdikten sonra sahnenin arkasında gölge bir yere oturup olayları takip etmeye devam ediyoruz. Biraz sonra olayların göbeğindeyiz. Bütün organizatörler birkaç metre ötemizde tartışıyorlar, bağırıyorlar, telefon ediyorlar. Hatta aralarında en yetkili gibi görünen bir abi; Bizim 4 tane avukatımız var gerekirse çıkmadıkları için davada açarız diye kimsenin duymadığını düşünerek tehditler bile ediyor. Bu konuşmadan öncede amatör gruplar haklı olarak; biz çıkamadık tazminat isteriz diyolardı. O sırada hızla bir minibüs geliyor içinden çıkan arkadaş; abi adamlar (muhtemelen Soulfly elemanları) benden hotel odasının anahtarlarını aldı diyor ve arabanın içindeki ses aletlerini indirmek için sahnenin arkasına geçmeye çalışıyor. O sıradada grubun baterisi indirilip, bir süre sonra geri yükleniyor sonra tekrar indiriliyor. Bunlar olduktan sonra sahnenin en önüne geçip beklmeye başlıyoruz. Saat 19.00. Hiçbir grup çıkmamış. Çoğu ziyaretçi alanı terk etmiş. Sponsor çadırlarından bir kısmını toplanmış durumda. Sahnenin sağ önünde beklmeye başlıyoruz. Ses sistemi takılıyor, hava kararıyor, sahne önündeki kalabalık artmaya başlıyor. Çoğu Soulfly için saatlerdir bekleyen kalabalık protestoya başlıyor. Dahil oluyoruz. En öndeki bariyerlere vuruyoruz ki o sırada organizatör hanımlardaan biri geliyor ve; susmazsanız grup sahneye çıkmayacak gidecek diyerek blöf yapsada kimse dinlemiyor ve bağırmaya devam ediyorlar. Sonrada o güzel hanımdan seyirciye doğru; sus lan o.çocuğu diye bir serzeniş geliyor. Küfürde yiyoruz. Islıklar, alkışlar devam ediyor. Bizi susturmak için elinde metal adına sadece Metallica bulunan DJ yüksek seste bütün albümleri açıyor. Metallica yüzünden kusmak üzereyiz. Saat 22.00 olduğu sıralarda Soulfly`ın teknisyenleri sahneye çıkıp soundcheck yapmaya başlıyor. Aralarından şişman olanını oldukça seviliyor olsada tam arkamızda bulunan ve liseli olduklarını söylemeselerde anladığımız grup; herşeye küfür etmeye, sahneye çıkan tercüman kızlara, organizastör hanımlara küfürlerini sürdürüp, gülüşüyorlar. Üstüne birde Ceza gelse 50th cent gitse muhabbeti açıyorlar. Sonunda benden önce biri çıkıp; biz buraya Soulfly için geldik deyip bir nebzede olsa o grubu sustuyor. Susmasalar güç kullanmaya hazır. Saat 01.00`a geldiği sıralarda gitarist, bassçı, baterist sırasıyla geliyor ve arkadan ezilmekten korkanlar çıksın uyarısı tam zamanında geliyor. Beklenen adam Max elinde Brezilya desenli gitarıyla gelince ortam hareketlenmeye başlıyor. En önde olduğum için mutlu olduğum dakikalarda başlıyor. "Blood, Fire, War, Hate" İle Soulfly`ın sahneye çıktığı sıralarda tam arkamda inanılmaz bir pogo başlıyor. Toplasan 1.000 kişi etmeyecek sağ taraf kendinden geçiyor. Ortamın kumsal olmasından dolayı yükselen tozun haddi hesabı yok. Girişi kaydettikten sonra kamerayı cebime koymaya çalışıyorum ama sağımdan solumdan insanlar fışkırıyor. Şarkının nakarat kısmıyla kafam kopana kadar sallıyorum kafamı. Pogo hala devam ediyor. Bir kaç resim çekip devam ediyorum. "This is the prophecy" başlayınca video almaya çalışıyorum ama video izlenmez durumda sanırsam şarkının çoğunda avazım çıktığınca bağırıyorum. O sırada kafamın üstünden biri geçiyor. Max, Circle Pit diye bağırıyor. Durmayan pogo çoşuyor. Seyircinin durmadığını görünce bir kaç şarkı sonra Max küçük el hareketleriyle; Türkiye, ayrılın şöyle ikiye Wall of Death zamanı diyor ve görüş mesafesi 10cm`e kadar düşüyor. O kadar çok yükleniyorlar ki ön tarafa güvenlik amiri birini gönderip önümdeki birleşme noktasına bir adamın yüklenmesini söylüyor. Tam hatırlamasamda o sırada "Bloodbaht & Beyond" başlıyor. Şaçlarımdan çıkan ter yüzünden görevli biraz olsun uzaklaşsada bırakmıyor demirleri. Az bilinen hatta bilmediğimiz şarkılar sırasında ortalık duruluyor. Görevlinin gözlerinde bunlar ne yapıyor bakışlarını görebiliyorum. Adamın kolu yüzünden hızımı alamadığım için yanımdakiyle yer değişiyoruz. "Rise of the Fallen" başlıyor. Çıksada dinlesek değidiğim şarkıya eşlik edemiyorum. Nakarat kısmını tam söylemiyor Max, bakıp kalıyoruz. Yine son albümden "Kingdom" giriyor az sayıda kişiyle eşlik ediyorum şarkıya. Nakaratta bütün vokal özelliklerimi sergiliyorum, demirlerden aşmak üzereyim. Kingdom bittikten sonra beklenmedik şekilde "Pantera-Walk" çalmaya başlıyorlar. Sonradan üstüme alınıyorum  tek başıma Kingdom söyledim üstümdede Pantera t-shirtü var jest mi lan deyip bütün narsisliğimi ortaya seriyorum. Bir ara ortaya büyük 3 trampet geliyor. Az önce seyirciye  küfür eden hanım abla bütün bu küçük sahneyi ben yarattım yürüşüyle gelip seyircilerden, az önce "Orgazmatron" diye bağıran arkadaşı sahneye çıkarıyor. Max elindeki bagetlerden birini arkadaşa veriyor ve çalmaya başlıyorlar. Ordaki arkadaşa bir sürü küfür ediliyor arkadan yerinde olmak isteyenler tarafından. Max`e sarılıp büyük ihtimalle orgazmatron istedikten sonra bagetlerle aşağıya geliyor. Sahnede tek bırakılan baterist ritim atmaya başlıyor sonra kalkıp o sıcakta deri eldiven giydiği ellerini kaldırıp sol tarafı işaret edip çığlık istiyor. Sadece ön tarafı çalışan soldaki arkadaşlar cılız bir ses çıkartıyor. Wall of death bile yapılan sağ tarafa geldiğinde kendi sesimi duyamıyorum. Aynı olay birkez daha tekrarlanıyor ama iki sıra arkamda duran kızı durduramıyorlar sonraki şarkılarda ince sesiyle ortalığı yıkıyor. Grubun seyirciyle olan etkileşimi inanılmaz. Nerdeyse her şarkıdan sonra alkışlamamızı yada elleri yukarı kaldırmamızı istiyorlar. Bir ara "Eye for an eye" çalarken yarıda kesip Oley Oley Oley Soulfly Soulfly diye bile bağırdık. Bir ara arkada duran Brezilya bayrağının etkisiyle Lay Lay Laydan sonra Şampiyon Brezil diye bağıracağımızı sandım Brezilya Milliyetçiliği sayfanın etkisiyle. Olmadı. Almanya`da 10.000lerce kişiye çaldıktan sonra bu kadar az insanı inanılmaz şekilde etkiledi grup. Ondan olsa gerek grup sahneden indikten sonra yaklaşık 1 dakika boyunca seyirci Soulfly diye bağırdı. Sesleri az çıkıyordu. Bende dahil bağıran herkesin sesisinin kısılmasından dolayı. Organizasyonun son günü batırmasına, hiçbir grup çıkmamasına, seyircilerin yarısının alanı terk etmesine, alanda kalan birçok insanın öğle saatlerinde Black Eyed Peas dinlerken kalça sallamalarına, organizatör ablalardan küfür, Soulfly teknisyeninin gitar sadece öndeki hopörlerden çıksın yanlar kalsın dediğini anlamayan ses teknisyeninden azar işitmemize, 3 liraya satılan bira bardaklarından her 3ünden 1inde su içmemize, Soulfly`da müzisyen miydi şimdi diyen tiky gençlerin ortamdan bir türlü gitmemesine rağmen, grup gösterebileceği en iyi performanslardan biriyle Türk seyircisini 2. kez mutlu etti. Muhtemelen çalan şarkılar:

-Blood,fire,war,hate
-Arise
-Chaos AD
-Roots Bloody Roots
-This is the prophecy
-Rise of Fallen
-Bloodbath and beyond
-Kingdom
- Eye for an eye
- Unleash





Konser bittikten sonra sahne önüne bıraktığım çantam dahil her yerimiz birkaç santim toz içindeydi. T-shirtümde kuru yer yoktu. Boynum aşağı inmediği gibi, 90 derecelik açıyla duramıyordu. Ama konserin etkisi paha biçilemezdi. Boynumu ovuşturduğum sırada sabahtan beri festival alanının tam ortasında mavi koltuklarda oturan, kısa şaçlı, gece dahi gözlük takan, kareli gömlekli, parlak küpeli, tiky arkadaşımız; bunlarda sanatçı mı şimdi, tamam 16 yaşında izlersin ama şimdi gitmez deyip yanımdaki sandalyeyi kaldırmaya teşebbüs etmeme sebep oldu. Kollarım tutsa bir dakika düşünmez fırlatırdım. Ne beklenirki dedikten sonra sustum. Öğle saatlerinde Hammer`ın üstünde pop rock, R&B, pop, hipop gibi türlerde bunun arkadaşlarıyla kalçalarını hiç durmadan sallayanlar. Bu olayıda tuvalette karşılaştığımız, Korn t-shirtlü 30lu yaşlardaki abi özet geçti; bak sen Pantera t-shirtüyle gelmişsin adamlar dışarda ne çalıyor. Bizde arkadaşımla o sırada lan bir biz yokuzdur sadece Soulfly için gelen diye yakınıyorduk. Varmış. Mavi koltukların önünde Trabzondan kalkıp gelen birinin; sol taraf ölüydü 3 kişi wall of death yaptık, hepsi liseli ergen, sadece izledi herifler, ne beklersin Türk metal dinleyicisi deyip gönlümüzü feth etti. Konser bitti organizastörlerin olayları bitti mi? Yok. Çalışanların çoğunun parası verilmemiş. Cebinde 40 lirası kalan herifler evlerine nasıl gideceklerini düşünüyorlardı. Hatta kıroyum amma festival bende tipli bir arkadaşla münakaşaya bile girmişlerdi. Grupların parasını ödeyemeyen organizatörlerden umudu çokten kesmiş olan çalışanlar susup nasıl gitsek acabayı düşünmeye koyuldular yanımızda. Bizde konser sırasında tanıştığımız arkadaşlarla sahile doğru yürüyüp, yatacak yer beğenmeye gittik. Saat çoktan 04.00 olmuştu, bizim "dana" da saatini 06.00`a kurmuştu güneşin altında yanmayalım diye. O saaten önce soğuktan uyanıp herkesi kaldırdım. Krem rengi kaprim full tozdu çıkardım. Festival alanından çıktık. Yeni arkadaşlarla vedalaştık. Zaman geçsin diye yürümeye karar verdik. 10 dakika gittikten sonra çeşmenin başında arkadaş uyuya kaldı bende kendimi zor tutuyordum. Dolmuşa atladık. Adana`dan gelen ama adını şu an hatırlamadığım arkadaş kalkışına 3 dakika kalan otobüsüne yetişmeye çalışıyordu. Gariptir bu sefer parayı gönüllü verdik. Otogara geldiğimizde saat 06.00 sularıydı, risk teşkil etmesin diye biletimizi zeka pırıltıları göstererek 11.15`e almıştık. Yolda uyuyan arkadaş sandalye ve masayı görünce yattı uyudu. Bende birşeyler atıştırdıktan sonra daha fazla dayanamayıp gözlüğümü elime aldım. Uyumuşum. Saat 09.00 sularında kalktıktan sonra uzun süre gözlüğü aradım ayaklarımın ucundaymış. Oyun oynadım, gazete okudum, 24 saaten uzun süredir yaptığımız ve gelenek halina gelen kız kesme işine devam ettim yan taraftaki muhabbeti dinledim. Birini uykulu olsam ondan gerek anlamadım biri yardım etsin;

Pembe gömlekli: Bütün grupları dinledim şimdiye kadar, Soulfly`ı dinlemedim (kendileri Headliner). Gittim yattım çadırda. Benide pek sarmaz zaten o tür.
Megadeth T-shithlü: Adamlar thrash yapıyolardı ama böyle farklı bişey ben sevmem ama bu sardı. Adamlar aynı şeyi tekrarlıyorlar. Şarkılarıda düşünmeden yazmışlar.
mEta(içinden): Az sonra şaçları böyle terden alnına yapışıyor ya abi ondan geldik derse şaşırmam

Arkadaş This is the prophecy`nin sözlerine bir kez olsun bakmamış olsa diyor ve konuyu kapatıyorum.

Sonunda otobüs gecikmelide olsa geldi. Yapacak bir şey olmamasındna ötürü arkada telefonla konuşan hanım ablanın yarrak sevdasını dinledim. Yok sen erken evlendin, şimdi ayrılıyosun valla bende evlenmicem geçen gün istemeye geldilerde X oğlanla yapamam ben. He şimdi şunu arıyım bakıyım napmışlar sevgilisiyle şöyledi. Ben kendine özen isteyen biriyim. Ben biraz ilgi beklerim. Ben sinirliyimdir sözümü sakınmam. Beni evlenmek için zorluyolarda beğenmiyorum. Derken 1 saat felan geçti. Arkadaş hala uyuyor bu arada. Servisler, benim uyumayı denemem, yanımda ağzı açık uyuan arkadaşla uyumam vs. derken İzmir otogarına geldik. Nedense burdada festivalin ordaki olduğu gibi insanlar yüzümüze tip tip bakıp, bu ne diyecekmiş gibi duruyolardı şaşırdım. Firmanın servisine bindik. Yanlış mı dindik korkumuzu yenmek için arkamızdaki teyzeye soralım dedik. 3 kere aynı şeyi tekrar ettim. Sesimin çıkmadığını anlamadılar. Sonra bu Buca-Şirinyere gidiyor dedi yandaki amca. Bizde tüh yanlış dedik indik. Balık beyinliliğimiz tuttu. 10 saniye önce tabelada 4. peron Buca - Şirinyer - Gaziemir yazısını dikkatle aramıştık. Sonra indiğimiz otobüs Gaziemirdi değil mi sorumuza evet yanıtını aldıktan sonra 1 saat 10 dakikada gittiğini öğrenince, vazgeçip dolmuşla geri döndük.


Sonunda eve ulaşabilmiştik. Eşyaları çıkardım. Hangisi temiz diye bakıyorum. Çantanın içinde giyilmemiş olanlar bile tozlu. Giyecek birşey aldım çekmeceden doğru duşa. Çorapları çıkardıktan sonra ne kadar kirlendiğimi fark edebildim. Kusursuz bir çizgi oluşmu orda. Şaçlarımı yıkarken köpükler siyah aktı. Temizlenmem uzun sürdü. Sonrada uyumak yerine kardeşimi döverek pc başından kaldırıp gezinmeyi tercih ettim.

Sonuç olarak bu çileye değdi mi? Bu olaylardan sonra ülkemize ayak basacaklarını sanmadığım grubu en önden, 2 şarkı hariç bütün şarkılarına eşlik ederek boynumu inciterek izlediğim için sonuna kadar mutluyum.

5 thoughts on “Oley Oley Oley Soulfly Soulfly”

  1. yazı güzel olmuş okuduğumu bil diye yazıyorum soulfly da öpsün başına koysun o kadar kişiyle ortalığın amına koyduk (bel ağrısı paha biçilemez)