80. Enternasyonel İzmir Fuarı



Fuar şöyle iyi böyle iyi yazmak isterdim ama 7 yıldır İzmirde yaşayıp ilk defa gidiyorum: Ziyaret eden insanlardan nefret ettim.

Canımızın sıkılması sebebiyle fuar alanındaki AVEA standında promotör olarak çalışmaya başladık 3 gün önce. Önceleri broşür dağıtıyorduk mutluyduk ta ki o pankartlar gelene kadar. Demir bir çubuğun üstüne tutturulmuş kare şekilli kampanlar yetmezmiş gibi birde üstümüze aynılarını giydirdiler. Bağırın dediler. Züğürt Ağa gibi girdik başta olaya; domates, domates, domates derken birden kendimizi kaptırmışız. Zabıtaya dahi broşür vermeye çalıştım bütün yüzsüzlüğümle. 4 liraya telefon veriyoruz diye bağırmaktan sıkılıp 4 liraya veriyorum demeye başladım gecenin ilerleyen saatlerinde. Bunu duyup gelmiş olacak bir amcayla şöyle bir diyalog yaşadık;

Amca: Neymiş bu
mEta: Faturalı hattınız varsa gak guk ordan burda
A: Telefonu değilde seni alsam olur mu?
m: Errör! Errör! Hücreler kendini patlatmak için geri sayıma başladı
Yoldan geçen genç: Aslan gibi adamsın alırsın amca
m: Bırakıyorum lan  işi

Mesaimizin son 1 saatine girdiğimizde ise bilumum roman havası müziği eşliğinde standın önünde yani fuarın ortasında oynamaya başlıyoruz. Bildiğiniz göbek ata ata oynuyoruz fuarın ortasında. Hatta bir kaç roman abimizle karşılıklı oynamışlığımız bile var o derece. Canı sıkılınca insan herşeyi yapabiliyor sevgili livewithbeer severler inanın. Küçük bir kız tarafından taciz edilmemi anlatmıyorum bile. Bugünü saymazsak 5 günümüz daha kaldı İzmir fuarına beklerim karşılıklı oynarız.

Özlemek var özlemek var abi



Rock-A`dayken yavukluyu özlüyordum tamam kabul hatta onun için bir gün erken döndüm tamam oda kabul ama bu seferki başka özlemek ağabi.

Sahnenin önünde biramı yudumlayıp sigaramı içerken(bıraktım ama) tam önümde oturan çiftleri görünce; yanımda olsun istiyordum yavuklu ama özleyince mesaj atıp rahatlayabiliyordum. Yanımda olmasa bile yanımdaymış gibi hissedebiliyordum. Velhasıl 4 günü bir şekilde geçirmiştik festival süresince.

Bu sefer cidden farklı ağabi sana öyle diyim. Coğrafyası azdır bizimkinin; Nevşehire gidiyorum diye çıktı yola Yozgatın bir köyüne vardı uzun bir yolculuktan sonra. Köyün muhtarının adı Ahmetmiş. Bu sene yapılan şenliklerine Yozgat Valisi gelmişmiş. Sitelerinden öğrendim. Almancısı çok köyün. İç Anadolunun kaderi bu be toprağam.

Telefon çekmiyormuş köyde birde. Annesini de rahatsız etmek olmaz. El mahkum beklicektik dönmesini. Demesi kolay be ağabi. 1 hafta haber alamamak kolay mı? Uyandığımda aklımda o var. Bilgisayar başında o, kitap okurken o, arkadaşlarla içerken o, yürürken bile o . Hadi onları geçtim, yemek yerken bile o var. Yemek yerken; şıpsevdi yediğimiz, sahilde oturduğumuz, PanterA t-shirtümle gezdiği anlar aklıma gelince tabi iştahım kaçıyor haliyle ağabi, 1 kilo vermişim 1 haftada. Gün içinde onu düşünüyorum sürekli eyvallah ama neden her gün rüyamda ağabi? Facebook üzerinden kavga ederken bile gördüm var mı ötesi?

Hayır, bu kadar kısa sürede bir insana nasıl bu kadar çok alışabilirsin ki? İmkanı yok. Önceki hayatımı yine mEta olarak yaşadığımdan eminim ama aynı sevgiliyle birlikte olmuş olmayayım be. "Dinar yolunda devrilen ford" gibi ağıt yakasım var. Neyse ki önümüzde ki gün dönüyor ağabi mutluyum.

Bizimkisi sevmekte; bu yaşta böyle sevince Cedric gibi hissediyorum yeminle. Böyle aşık olmamalı bir insan. Sesini duyunca daha çok özlememeli.

(Denize bu yalnız günlerimde beni yalnız bırakmadığı için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum)