life is so cruel

life is so cruel

ahhaa baby! noktayı işaretle aynı yere sıçıyoruz
hadi heberoy!

insanlar insanlar insanlar
bilmem kaçıncı defa söyledim acaba artık insanlar hakkında yorum yapmayacağım diye
olmuyor arkadaşım olmuyor yapıyorsun yine de
hele o dedikodular ! gecelere kadar olanları en ballısı
evet küçük insanlardır hep başkalarından konuşanlar
sen değil misin koskoca evrende bir nokta kadar yeri olmayan
-aha keşke erkek olsaydım dediğim bir an çünkü bu cümleler o engin deniz argo laflarla o kadar güzel tamamlanırdı ki ama yapamıyorum ben bana yakışmıyor -

dedikodu ya da boş boş konuşma o kadar rahatlatıyor ki insanı
evet çok severim yalnız kalıp düşüncelere dalmayı hayalli ya da hayalsizinden her ne ise
o anlar benim naçizane kimliğimi doldurduğum anlardır fakat
o düşüncelerin kafada pinpon topu gibi köşelere çarpması bazen sıkıyor
işte o anlarda bu boş laklakalar iyi geliyor insana
her zaman dedikodu yapmak da fena
zaten bu işlerin yeri zamanı ve kişisi var ! biri yanlış oldu mu olmaz

misal yerin yanlış olduğu bir örnek
tuvalette bir kişi hakkında konuşurken o kişinin aniden kapıyı açıp tuvaleti terk etmesi
komediydi

-eğer böyle bir olayda tırsacak kişi isen her yerde çeneni kapalı tut yerin kulağı var

insanlar hakkında ahkamlar kesmek çok kolay
ama şu sıralar hiç bir şeyin mutlak değeri olmadığı kanısındayım
o yüzden nicelik değerlerine -ımsı eki getirerek o değere yakın olarak ifade etmekte fayda görüyorum

bir de şöyle bir durum var
bilmediğin bir şey hakkında yorum yapmak
mesela ben çoğu zaman filmi izledikten sonra yorumları okurum izlemeden önce -işi profesyonel eleştirmek olanlar dışında- pek fazla yorum okumam hatta orda burda sitelerdeki senin benim gibi insanın yorumunu hiç okumam
yanındaki insan farklıdır onu bilirsin zevkini felan sorarsın ama onca web sitesindeki onca web insanı , anlamsız geliyor.

işte insanlarla ilk önce bir konuşacaksın
onlarla muhabbet edeceksin
uggdan nefret etmeme rağmen ugg giyen bir arkadaşımın bana pekala kattığı bir kaç şey vardır mesela .

bir de beni böyle kabul edin diyenlere bitiyorum
leyn eşşek sıpası sen allah mısın da kabul edeyim seni her şeyinle
-tabi tanrı kavramı ve dogmatiklik kavramı tartışılınacak ayrı bir konu-
böyle diyenlere de sinir oluyorum işte
beni böyle kabul edinmişmiş
sen kaç yaşındasın ki ağaç yaşken eğilir seksen yaşımdaki ninem olsa hadi neyse

işte içimizde o kadar sistemli bir mekanizma varken
böyle karmaşık bir ruhlara sahibiz ya
değişik

yine de insanlar üzerinde ahkam kesmekten kaçınılabilindiği kadar kaçınılmalı bence

şahsen şu an en iyi arkadaşımdan biri eskiden
aa o kızın götü kalkık sevmem ilişmem yanına
gibisinden laflar ederdim
o da az değil o da benim hakkımda öyle düşünüyormuş :D
ama işte sonuç olarak şu an çok iyi anlaşan arkadaşlarız
diğ mi barney :)

Yazamayan adam


Saat 12 sularında kalkıyorum nerdeyse hergün. Takip ettiğim blogları, haber sitelerini okuyorum üstüne birde e-spor haber sitelerinden haberleri çevirip siteme yazıyorum. Bunların üstüne bir film açıyorum (İmbdb`nin top 250 listesinden). Filmde bitti gitar çalışıyım ucundan diyorum neyse onuda yaptık - yaptık derken gitarı ağlattım anlamında-, saat zorla 17 sularına geliyor. Uyumak için yaklaşık 10 saatim var içini doldurmaya çalışıyorum olmuyor. Blogger sayfasına tıklıyorum saat başı, bir şeyler yazıyımda blogum şenlensin diyorum, başlık kısmına baka kalıyorum. Yaz geldi ne güzel kızlar, deniz ve güneş hakkında birşeyler yazarım diye umut ediyordum o hiç olmuyor. Cemre`ye özeniyorum bu aralar tatile gitti döktürüyor meaşallah. Velhasıl birinin bana yardım etmesi lazım evde sıkılıyorum seygili seyirciler - dün kısa süreli bir deniz seferinden gelmeme rağmen-, sıkılıyorsam birşeyler gelmesi lazım aklıma nedense olmuyor, tedaviye ihtiyacım mı var bilemiyorum. Birşeyler yazma denemelerime devam edeceğim izninizle bundan sonra.

Bir Aşk Hikayesi




Son zamanlardaki siyasi olayları takip edip, Zeitgeist: Addendum`da ekonomik suikastçinin anlattıklarını dinlerseniz sanırım taşlar yerine daha çok oturacak. Özelleştirme politikaları, alınıp ödenemeyen borçlar, IMF`nin misyonu, ABD parasını nasıl kazanır, şirketler dünyayı nasıl yönetirin cevabı ve ne yazık ki daha fazla bu tür şeyler anlatılmış. Bir sürü "yuh" dedirten, arkamızdan neler döndürülüyomuş diyeceğiniz bilgiler. Suikastte uğrayan devlet başkanlarının rüşveti kabul etmeyişleri, Güney Amerikada hangi devletlarin nasıl köle olduğu gibi bu denli gizli bilgilerin bir belgesel filme girmesi, bende "acaba yalnış mı? Yoksa hedef mi saptırıyolar lan" tepkisi uyandırsada, kanıtlanamayacak yada mantıksız şeyler anlatılmıyor filmde. Demem o ki hala Zeitgeist serisini izlemediyseniz utorrent ta açık olan bütün filmlerinizi kapatın ve bu filmi indirmeye başlayın yada gidip orjinal alın bulabilirseniz.

Bu seriyi izledikten sonra Michael Moore`un yaptığı Capitalism A Love Story filmide yerine daha çok oturacaktır. Citigroup`un zenginler için hazırladığı gizli raporlar, şirketlerin aldığı ölüm tazminatları, evlerini kaybeden insanlar, şirketlerin Amerikayı nasıl yönettiği gibi bir sürü şeye içeriden bir göz atılmış buda izlenesi bir film olmuş.

Sonuç olarak bu kadar film izledikten sonra anlayabildiğim az birşeyden biri - hatta büyük çoğunluğu- kapitalizm, komünizm, faşizm, kemalizm vs. bütün ekonomik ve toplumsal düzenlerin yıllar yılı yozlaştırıldığı, bir kaç kişinin eline geçtiği, bu çürümüş düzenleri değiştirmek için elimizde en ufak bir umut olmadığı, ne kadar çabalarsak o kadar batacağımız oldu. Zaten Zeitgeist: The Movie`yi izledikten sonra umarsızca intihar isteyişimin nedenide buydu. Dönmeyen dolabın kalmadığı bu düzende hepimiz Truman Show`un bir figüranıyız.

vuvuzela etkisi...

Şu sıralar caanım ülkemin caanım haberlerini izliyorum. Bayıltıcı sıcaklık, bayıltıcı haberler...
Mehmet Ali Birand bir telekulak şebekesinin nasıl çökertildiğini anlatıyor. "Şaşırtan ise aralarında polis ve zabıtaların olması" diyor. Ben de artık Türiyedeki olaylara şaşıranlara şaşırıyorum.Bir delinin günlük hapı bunlar.

İkincisi ise bir laf geldi aklıma bunları izlerken 'imam osurursa cemaat sıçarmış' . Tabii imam dediklerim hükümet, yöneticiler vs. Ne alaka diye soranlarınız olacak elbet. Bağlamımda oluşan bu iki kavramın (imam-cemaat) ortak yanının bulunması; iki kuruma da (sözde ya da değil) güvenme duygusu.

Polislerin çoğunu pek sevmem. Alanlarda sesini duyuranlara köpek muamelesi yapan da polis, daha dün balkonumuzda oturan bizi rahatsız eden üstüne üstlük laf atıp tehditkar laflar savuran apaçilere bulaşmayan elinde çayını içerek seyirci kalan da polis. Fakat bir anım var belki Meta bunu duymaktan sıkıldı -:D- ama o an afallammı sağlayan bu olay bana yeni bir bakış açısı getirmiştir. Bir gün gezmede zaman geçsin diye denizaltı müzesine girelim dedik, fakat arkadaşlarımın üzerlerinde kimlik olmayınca giremedik. Ben de bişey olsa polisler sizi alıp götürecek dedim.arkadaşım da
- Götüren polis olsun be Ayça , dedi.
Yani değil mi bunun organ mafyası var,sapığı var. Gördüğünüz gibi beterin beteri var. Bir de haberlerde gördüm yine otuz bin polisle yirmi beş bin öğretmen alınacakmış. Güzel ülkemde işsiz kalmasın gençler :) sevindirici vs.

Peki imam ne alemde ? Şunu söylemeliyim ki ben bir siyaset özürlüsüyüm kendimi bu konuda çok salak hissederim. Bişey bildiğini sanıp da konuşanlar gibi olmaktan da korkarım. Fakat oırta doğuya yönelik bir politikayı farketmeyecek kadar da saf değilim. Onlara yaptığı savunmayı korumayı ülkesindekiler için de yapsın gibi klişer kullanmadan -herkes böyle diyo nefret ediyorum- gecenin bu saatinde bu yazıyı bitiriyorum. 3. Dünya savaşı çıkarsa eğer Türkiye önemli bir yere sahip olacak gibi geliyor fekat Not War Make Love diyerekten içimdeki hippi ruhumu Şuküfe Nihalin de dediği gibi ' yakmaya en sönmez yerinden başlatıyorum vuvuzela etkisi yaratıyor bu gündem öyleyse bol vuvuzelalı günler

''BİRA'' ya dikkat......


Al bi de burdan yak.

Yazın başlangıcında böyle bi haber almak gerçekten bütün sinir sistemimi felç etti.

İşin şakası bi yana biranın içinde bulunan kadın hormonları erkek bira severlerde kadınsal davranışlara neden oluyormuş.

İnanılacak gibi değil.

Kanada'lı bilim adamları 100 erkeğe uyguladıkları deneyde deneklere 6 bira bardağı bira içirmişler ve daha sonraki zamanda bu insanların davranışlarını izlemeye almışlar ve sonuç:


-Kontrolsüzce kilo aldıkları

-Düşünmeden anlamsızca konuştukları

-Gereğinden fazla duygusallaştıkları

-Mantıklı ve kıvrak düşünemedikleri

-Araba süremedikleri

-Ve hata yaptıklarında asla olayı kabullenmedikleri gözlenmiş.


Yani anliyacağınız

sarhoş erkek=normal kadın :)




Neyin çabasındasınız




Saatlerce dışarda insan içinde kaldıktan sonra -sevmiyorum sokakta dolaşan çoğu insanı-, evime gelip bir güzel kurulduktan sonra bilgisayarımın karşısına, her zaman olduğu gibi elim H tuşuna gitti. Hürriyet`in sitesinde son haberlere bakıyorum yüzümde salak bir tebessüm ile. Yedinci yada altıncı sırada "Uzaylılar Türkçe Konuşuyormuş" gibi bir başlık vardı. Bir hışımla açtım başlığı, amatör bir ses, eline verilen bir kağıttan; İspanyon gizli serversinin uzaylılar hakkında hazırladığı bir raporun özetini geçiyor. Videoda üzerinde en çok durulan noktada uzaylıların "Türkçe`ye benzer bir dil kullanıyor" olmaları. Diyelimki uzaylılar harbi harbi Türkçe konuşup birbirlerine el şakaları yapıyor olsun. Elimize ne geçecek daha kendi uydunu yapamıyorsun uzaktan akrabalarını nasıl ziyaret edeceksin. Neyin çabasıdır bu. Tabi üzerinde durulması gereken bir nokta daha var; hangi Türkçe`yi kullanıyorlar? Olurya bunlar Kırgız soyundan gelmiştir.

Yine birşeyler oluyor

Dün yine 2 dakika içinde herşey değişti. Sabahları Bolt Thrower, Lam of God sıkılıncada Kreatorla Soulfly kulağımdan hiç eksik olmazdı ama bu sabah bir ara Jimi Hendrix çalıyordu. Whisky`nin Yak Bizi şarkısı nede güzelmiş- bu sabah fark ettim yine-, Yavuz Çetinde eşlik etti bir ara. Diğerlerini dinlemek hiç içimden gelmedi garip bir şekilde. Sanırım yine o duygu, sevmediğim o duygu. Siz kendi aranızda buna aşk, hoşlanmak, çıkışmak vs. diyorsunuz ama ben sevmiyorum bu duyguyu. Yine platonik bir şey olacak benimkisi belli. Karşımdaki kız bu kadar güzel olursa platonik olacak tabi. Ah görmez olaydım. Geçen gün kopya çekme bahanesiyle, onun önündeki sırada oturanlardan, yanına oturmayı düşündüm- keşke düşünmeseydim-. Neyse öhöm Z.... yanın boş mu? Bir telaşlandı kuruntu yapmak istemiyorum birşey söylemedi. Adımı kağıda yazmaya çalışırken elim titriyor - işte bu yüzden sevmiyorum- görmesin diye neler yapıyorum. Kalbim hızlı hızlı çarpıyor, görüntü yavaşlıyor ama yüzüne bakmaya cesaret edemiyorum. Derken 10 saniye sonra pat hoca kalk sen ordan dedi. Ananın amını sikiyim kodumun yobazı aynen böyle dedim içimden, virgülsüz. Sınav sıkıcı arada bir dönüp bakıyorum -liselim modunda bakıyorum ama-. Neyse sınavın üstünden saatler geçti konuşuyoruz sınav üzerinden "bir ara uyuyordun galiba" dedim. "Beni mi kesiyon" demesiyle bir şekilde kıvırttım ammavelakin internetten konuşurken bile ayağım yerinde sayıyordu. Demem o ki olmayacak bir işin peşindeyim - aslında peşinde felan değilim. Peşinden gidilemeyecek kadar güzel bir kız. Bir süre daha Whisky dinlemeye devam edeceğim gibi. Sevgiler, saygılar....

Daha ne yapsınlar




Dün gece FOX`ta WBC Dünya Şampiyonluk maçı vardı. WBC bu Muhammed Alilerin, Mayk Taysonların dövüştüğü yer. Boksörümüzde kendi sikletinde bu kemeri almak için Rumen boksörle maça çıkacak. Türk boksunun hatta Türk sporunun en büyük olaylarından biri olacak kazanırsa. Olayın ne kadar büyük olduğunu anlamışsınızdır. Şelçuk Aydın`ın resmi internet sitesinde Abdi İpekçi Spor Salonunun tıklım tıklım dolduğu yazılmış. Keşke öyle olsaydı. F1`e bile ilgi göstermeyen Canım ülkemin vatandaşları salonunun koltuklarının yarısını zor doldurmuşlardı. O salonun dolması için adamın daha ne yapması gerekiyordu. Dünya Şampiyonluk kemeri maçına çıkıyor daha ne olsun. Bir kez daha anlamış oldumki Türk milletine hiç birşey yapmıcaksın, bırakacaksın Kurtlar Vadisi izlesinler.